22 Aralık 2015 Salı

ATATÜRK'ÜN ŞEHİT ASTEĞMEN KUBİLAY İÇİN TSK'YA GÖNDERDİĞİ BAŞSAĞLIĞI MESAJI

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün, 28 Aralık 1930 tarihinde, Şehit Asteğmen Kubilay İçin Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği başsağlığı mesajıdır: 

Menemen’de yakınlarda meydana gelen gericilik girişimi sırasında Yedek Subay Kubilay Bey’in görevini yaparken öldürülmüş olmasından dolayı Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim.Kubilay Beyin şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen’deki halktan bazılarının alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır.

Vatanı savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın  bir konumda bulunan Türk subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygıyla karşılandığına kuşku yoktur. 
 
Menemen’de halktan bazılarının hataları bütün millette acıya sebep olmuştur. Saldırının acılığını tatmış bir kesime genç ve kahraman Yedek Subayın uğradığı saldırıyı, milletin bizzat Cumhuriyet’e karşı bir öldürme girişimi olarak kabul ettiği ve cüretkârlarla, destekçileri, ona göre takip edeceği kesindir. Hepimizin dikkati bu sorundaki görevlerimizin gereklerini duyarlılıkla ve gerektiği biçimde yerine getirmeğe yöneliktir. 
 
Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet, hayatını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.”

Kaynak:
ATATÜRK’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Ank.2006, s.608

11 Kasım 2015 Çarşamba

ATATÜRK'ÜN ÖLÜMÜ DOLAYISIYLA 1 AY YAS İLAN EDEN ÜLKE: İRAN


Kültür ve Turizm Bakanlığı arşivlerinde yayınlanan bilgi doğrultusunda Atatürk’ün ölümü Tahran Gazetesi tarafından şu şekilde halka duyurulmuş:

"Atatürk'ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükümet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran'da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır. Bu irade-i Şehinşahî bugün bütün gazetelerde ilân edilmiştir."



23 Ekim 2015 Cuma

EİNSTEİN'İN ATATÜRK'E YAZDIĞI MEKTUP


“Ekselansları, 

OSE Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum. 

Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan, 

Prof. Albert Einstein” 

17.09.1933


25 Ocak 2015 Pazar

SİZİ İLK DEFA NEREDE GÖRMÜŞTÜM?

Falih Rıfkı anlatıyor :

Kendisini İzmir'de yakından tanıdığım zaman :

"Paşam, bilir misiniz sizi ilk defa nerede görmüştüm?" diye sormuştum.

"Evet" dedi, "Edirne Valisi Hacı Adil Beyle beraber Dimetoka'ya gelmiştiniz. Biz de Fethi Beyle gelenleri karşılmaya çıkmıştık. Hacı adil arabada yanına Fethi Bey'i almalı idi. Enverle Fethi Bey'in arası açık olduğu için, ne olur ne olmaz diye, yine sizi aldı."

Donakalmıştım. Tanin  Gazetesi muhabiri olarak Edirne'ye gidişim 1913 idi . İsmi yeni duyulan bir gazeteci idim. Mustafa Kemal Bey'i görmüş, fakat kendisi ile fırsat bulup görüşememiştim. 1922'de, bunca hadiselerden sonra bana, kendimin bile unutmuş olduğu anı hatırlamakta idi.

Kaynak :
Çankaya, Falih Fıfkı Atay

8 Ocak 2015 Perşembe

UNESCO'NUN ATATÜRK KARARI

1981 DÜNYA ATATÜRK YILI 

27 Kasım 1978 Tarihli UNESCO Genel Kurulu’nun kararında:


“UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yıl dönümünde, 1981 yılında anılacağını hatırlatarak, UNESCO’nun ilgilendiği tüm alanlarda olağanüstü bir reformcu olduğunu göz önünde tutarak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğunu kabul ederek, dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarının olağanüstü bir örnek olduğunu ve tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak,eylemlerini her zaman barış uluslar arası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmış olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Atatürk’ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak üzere, 1980 yılında yapılacak sempozyum hazırlıkları için Türk Hükümeti ile UNESCO’nun işbirliği yapmasına karar verilmiştir.”


UNESCO RESOLUTION on the ATATURK CENTENNIAL

In 1981, the centennial of Atatürk’s birth, the memory of Atatürk was honored by the United Nations and UNESCO by declaring it The Atatürk Year in the World and adopting the Resolution on the Atatürk Centennial as follows:
“Convinced that personalities who worked for understanding and cooperation between nations and international peace will be examples for future generations,”Recalling that the hundredth anniversaryof the birth of Mustafa Kemal Atatürk, founder of the Turkish Republic, will be celebrated in 1981, “Knowing that he was an exceptional reformer in all fields relevant to the competence of UNESCO, “Recognizing in particular that he was the leader of the first struggle given against colonialism and imperialism, “Recalling that he was the remarkable promoter of the sense of understanding between peoples and durable peace between the nations of the world and that he worked all his life for the development of harmony and cooperation between peoples without distinction of color, religion and race, “It is decided that UNESCO should colloborate in 1981 with the Turkish Government on both intellectual and technical plans for an international colloquium with the aim of acquainting the world with the various aspects of the personality and deeds of Atatürk whose objective was to promote world peace, international understanding and respect for human rights.”