Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen anlatıyor:
İsmet İnönü bir gün yorgun ve sinirli
bir halde Çankaya'ya çıkar.
Kahveden sonra Atatürk, İsmet İnönü'ye sorar:
- Hayrola İsmet? Sende bir fevkaladelik var bugün. Ne oldu? Neye
sinirlendin?
- Türk Hava Kurumu'nun toplantısı vardı da...
- Eee, ne olmuş varsa?
- Fuat beyi (THK Başkanı) epey terlettim...
İstifaya falan kalktı.
- Çalışkan çocuktur Fuat... Kurumu da iyi
yönetiyor.
- Bunlara bir diyeceğim yok... Fakat canımı sıkan
bir şey oldu.
- Neymiş o?
- Hesaplarda bir kuruş oynuyor.
- Bir kuruş.
İnönü:
- Daha önceki toplantıda dikkatimi çekmişti... Bu
bir kuruşun nereye gittiğini öğrensinler diye talimat vermiştim.
Bulamamışlar... Fuat beyin hassasiyetini anlıyorum... Ama milletimiz ondan daha
hassastır... Verdiği paranın nereye gittiğini mutlaka bilmek ister... İstifa bu
gibi hallerde en kolay çıkar yoldur... Ama kimseyi rahatlatmaz... Hatta
söylentilere bile sebep olur.
Atatürk:
- Demek mesele bu... Bir kuruşun hesabı seni bu
kadar üzdü... Haklısın... Kırk para (bir kuruş) günün birinde 40 lira, 40 lira
da 400 lira olur... Bu da giderek büyür halkın ağzında... Cumhuriyet'i kurarken
böyle bir kuruşlara çok ihtiyacımız oldu.. Peki ne yaptın sonunda?
İnönü:
- Memurları seferber ettim... Ve bir kuruşun
yanlışlıkla başka bir hesaba geçirildiğini bulup, çıkarttırdım... Bizim
milletimiz cömerttir, elindekini, avucundakini verir... Ama verdiğinin doğru,
dürüst yerlere harcandığını görmek ister... Buna inanmak ister.
KAYNAK: Atatürk'ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti, Sabiha Gökçen, Türk Hava
Kurumu Yayını- 1982)