Profesör Doktor Afet İnan anlatıyor:
1937 yılının bahar mevsimi idi. Gazi Orman Çiftliğine Akköprü tarafındaki yoldan gidiyorduk. Çiftliğin o parçası meyve bahçesi haline getirilmiş, fidanlar sıra sıra dikilmişti. Şimdi gölgeliği ve bol yeşilliği ile çok güzel olan bu yolboyu, o zamanlar henüz küçük, çelimsiz ağaçların sıralandığı, yaz mevsiminde dahi pek gölgesi olmayan bir yerdi.
Atatürk bu eski çıplak topraklar üzerindeki meyve bahçesi haline gelmiş olan bu yerlere neşe içinde bakıyordu. Şimdi uzun kavak ağaçlarının bulunduğu yol kenarında işçiler çalışıyor ve fidan dikiyorlardı. Atatürk birden şoföre:
-Dur! diye bağırdı. Otomobilden inerek, çalışan işçilere:
-Burada bir iğde ağacı olacaktı, o nerede? diye sordu.
Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürk'ün biraz evvelki neşesi kalmamıştı.
Yol boyunca yürüyerek iğde ağacını aradık.
-İğde eski ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşayan ve baharda hoş kokularını etrafa saçan, güzel bir ağaçtı, diyordu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder