Atatürk'ün gençliğinden beri bir adeti, akşamları arkadaşları ile bir masa etrafında buluşup konuşmaktı. Bu sofra alemleri içki ve sefahat için hazırlanmazdı. Atatürk eğlenmeyi sever, yaşamanın bütün zevklerini tadar, fakat sonrasında da sabahlara kadar vatan, devlet ve halk işlerini konuşurdu. Yapacaklarının çoğunu bu konuşmalarda tasarlar ve derinleştirirdi. Her söyleyeni ve söyleneni kanaatlerine uymasa da, sonuna kadar dinlerdi. Böylece memlekette dönüp dolaşan fikirlerden,dedikodulardan, şikayetlerden haberi olurdu. Sabahlara kadar yalnız dil veya sadece tarih tartışmaları ile geçen sofralar olmuştur. Ne kadar geç kalsa, herkesten önce vazifesinin başında idi. Selanikte akşam ve geceyi kendisiyle geçiren arkadaşları, kıtaya gittikleri zaman onu çalışırken bulmuşlardır. Sofra ve sohbet arkadaşlığını, resmi vazife ile hiç karıştırmazdı. Sofrasında hiç bulunmayan bakanları ve hiçbir makam yüzü görmeyen devamlı arkadaşları vardı. Atatürk daima ciddi idi. Dünya ile devlet işlerini birbirinden ayırdığı kadar, eğlencesi ve özel anları ile vazifesini birbirinden ayırmasını bilirdi....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder