Falih Rıfkı Atay anlatıyor :
Atatürk sağ iken, büyük İslam kongrelerinden birine çağırılmıştık. Kongre Mekke'de toplanacaktı. Atatürk'ün delege göndermeye razı olup olmayacağını merak ediyorduk.
Hiç tereddütsüz karar verdi. Türklüğünden kibir denecek kadar gurur duyan büyük adam, milleti ile aynı dinden olanları da gerilik ve kölelikten kurtulmuş görmek için elinden geleni yapmak istemiştir. Müslümanlık yeniden şereflendikçe nasıl bunda Türklerin manevi bir hissesi olacaksa, milyonlarca müslüman ya geri, ya köle kaldıkça bundan Türklere de bir utanç payı düşmemek ihtimali var mı idi?
Bilmiyordu ki Mekke'ye şapka ile gidilemez. Ama daha iyi biliyordu ki; başlık ve kıyafet değiştirmekle din değiştirildiğini zanneden bir cemiyet de ne gerilik ne kölelikten ayrılabilir. Milletvekillerinden Edip Servet Tör'ü çağırdı.
"Mekke'ye gidip beni temsil edeceksin, dedi. Türksün, müslümansın. Türklük Müslümanlığın öncüsü ve kılavuzudur. Müslüman milletleri medenileşmekten alıkoyan batıl hakikatleri yıkmak için Mekke'ye şapka ile gireceksin. Kara taassup seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, fakat eğilmeyeceksin.
Edip Servet Tor, Mekke'ye şapka ile girdi. Müslüman delegelerin içinde en itibarlısı o idi. Kongrenin sonuna kadar, Mustafa Kemal mucizesine hayranlık duyan heyetler arasında Türkiye'yi efedice temsil etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder