Hasan Rıza Soyak anlatıyor :
Konya Valisi İzzet Bey, bugün
Vali Konağı olarak kullanılmakta olan köşkte
Atatürk onuruna bir ziyafet vermiş, yemeğe Konya milletvekillerini de davet
etmişti. Yemekte Milli Mücadele’den söz açılmıştı. Tatlı bir sohbet vardı ve
Atatürk çok neşelenmişti. Bu esnada milletvekillerinden Refik Bey (Refik Koraltan) Atatürk’e
hitaben:
-Her şeyi yapan sensin, bütün varlığımızı sana borçluyuz; sen
olmasaydın, başka hiç kimse, hiçbir şey yapamazdı. Allah seni başımızdan eksik
etmesin, dedi.
Atatürk’ün neşesi kaçmış
bunalmaya başlamıştı; bahsi kapatmak istedi:
-Beyefendi bütün yapılanlar,
herkesten önce büyük Türk milletinin eseridir; onun başında bulunmak
bahtiyarlığına ermiş bulunan bizler ise, ancak onun şuurlu fedakarlığı
sayesinde fikir ve iman birliği içinde ortak vazife görmüş, öylece başarı
kazanmış insanlarız. Hakikat bundan ibarettir, dedi.
Refik Bey:
- Paşam bu kadar yüksek
tevazuya tahammülümüz yoktur, diye atıldı.
Atatürk artık iyice
sinirlenmişti; sesini biraz yükselterek cevap verdi:
-Efendim; izin veriniz... Ortada
tevazu filan yok...Gerçeğin ifadesi vardır. Size bir
şeyi hatırlatacağım; elbette dikkat etmişsinizdir;
ben karşımıza çıkan sorunlar hakkında, her zaman uzun uzadıya konuşur, istişarelerde bulunurum;
herkesi konuşturur ve dinlerim. İtiraf
edeyim ki, konuşulacak sorunların çözüm şekilleri hakkında doğru ve detaylı bir fikre sahip olmadan müzakerelere
girdiğim olmamıştır; bu konularda, ancak
arkadaşlarımı yani sizleri dinledikten sonradır ki kanaate varmışımdır. Yani
tatbikatta olduğu gibi, verilen kararlarda da hepinizin hissesi vardır; bunu
bilesiniz.
Biraz sustuktan sonra devam etti:
-Şimdi konunun asıl ince
noktasına geliyorum. Beyefendi, içeride ve dışarıda şahsıma karşı suikastler tertip
edilmesinin sebep ve hikmeti nedir, hiç düşündünüz
mü? Bu tertiplerin peşinde koşanların benimle şahsi bir alıp verecekleri mi vardır? Hayır! İntikam hissiyle
mi hareket ediyorlardır? O da değil... O
halde neden beni ortadan kaldırmak istiyorlar? Cevap vereyim; çünkü, inkılapçı
Türkiye Cumhuriyeti’nin benimle kaim olduğuna,
ben gidince yıkılacağına, bu suretle haince emellerine kavuşacaklarına inanıyorlar da ondan... Sizin
sözlerinizin de onların sakat muhakemesine
uygun olduğunu bilmem fark ediyor musunuz? Çok rica ederim Beyefendi... Eğer
samimi iseniz; bu fikri kafanızdan çıkarınız.
Hatta böyle düşünenlere rastlarsanız, onlara da aynı şeyi ihtar ediniz. Herkes milli vazife ve sorumluluğunu
bilmeli ve ülke sorunları üzerinde o
zihniyetle düşünüp çalışmayı itiyat edinmelidir.
Sonra sofradakilere döndü:
-Efendiler, dedi; size şunu
söyleyeyim ki, inkılapçı Türkiye Cumhuriyeti’ni
benim şahsımla kaim zannedenler çok aldanıyorlar, Türkiye Cumhuriyeti her
manası ile, büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının
elinde daima yükselecek, ebediyen payidar olacaktır. Şimdi rica ederim artık bu
konuyu kapayalım, bir daha da tekrar etmeyelim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder