10 Kasım 2013 Pazar

SARI ZEYBEK'İN ÖLÜMLE DANSI

"Atatürk’ün karnı iyice şişmişti. Doktorlar bu suyun alınması gerektiğine karar verdiler. Operasyon başarı ile tamamlanmıştı ve Atatürk’ün karnından tam 12 litre su çıkartılmıştı.O geceden itibaren doktorlar, Atatürk’ün devamlı istirahat etmesi gerektiğini belirterek, ziyaretleri yasakladılar. Çok zorunlu haller dışında hastanın yanına kimse alınmayacak, fazla konuşturulmayacaktı. Bu tavsiyelere harfiyen uyulması için de en yakınındaki 5 kişi o geceden itibaren yan odada nöbet tutmaya başladılar. Bu nöbetler, 10 Kasım’a dek aralıksız devam etti.

Ekim’e girilirken Atatürk derin uykular uyuyor, sabahları bitkin uyanıyordu. Geceleri inlemeye ve sayıklamaya başlamıştı. Atatürk’ün sıhhi durumu iyice kötüleşmişti. İlk ağır koma 16 Ekim Pazar günü geldi. Durumu bir bildiriyle halka anlatıldı. Ülke ayağa kalkmıştı. Ülkenin üstüne adeta ölü toprağı serpilmiş gibiydi. Türkiye nefesini tutmuş, Atası için dua ediyordu. Korkulan olmadı. Atatürk ölümü yenmişti.

Nihayet 29 Ekim gelmişti. Cumhuriyet 15. Yaş gününü kutluyordu. Atatürk ise Saray’da yatağında “Ah Ankara… Ah Ankara’ya gidemedik” diye yakınıyordu.

Atatürk 29 Ekim’den 7 Kasım’a kadar ki 10 günü yarı uyur, yarı uyanık halde geçirdi. Genellikle kendinde değildi.


7 Kasım sabahı arkaüstü yatarken tükürmeye başladı. Tükürüğünde kan vardı. Atatürk karnındaki suyun çekilmesini istedi. Doktorlar, onun son buyruğunu yerine getirdiler. Rahatlamıştı."

Can Dündar'ın bu müthiş kitap ve belgeselinde; Atatürk'ün son günleri, bilinmeyen öykülerle, farklı yönleriyle okuyucuların karşısına çıkıyor, hala okumayan varsa bu muhteşem yapıtı geç değil, alın ve okuyun...

Bir insan, bir lider, bir devrimci, bir deha ölüyor... Bir devir kapanıyor...

Ruhun şad olsun Yüce Atatürk, mekanın cennet olsun... Bu millet seni ve yaptıklarını asla unutmayacak...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder